Başkanı bulunduğum Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği’nin Mart ayı içinde yapılan genel kurulu, daha önce TİM delegesi olarak 2010-2014 yılları arası görevli olduğum Denizli İhracatçılar Birliği’nin “A” kadrosu olan yönetim kurulu üyeliğine seçilmeme standart iş yoğunluğumun artmasını da katınca, açıkçası köşe yazılarımı bir süreliğine ara vermeme neden oldu.
Bunun yanı sıra Haliç Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Moda ve Tasarım bölümündeki yüksek lisans derslerimden hiç bahsetmiyorum tabii ki. Allahtan mazeretim böyle tatlı telaşlardan dolayı, yoksa sağlığımız yerinde çok şükür. Bir işin telaşına kendinizi kaptırdığınız zaman, eğer bir de tam odaklanıp üretir hale geldiyseniz, projenin birini bitiriyor sonra diğerine geçiyorsunuz.
Bazen kendi hayalinizdeki kariyer planını uyguluyorsunuz, bazen de kariyer içindeki basamaklarda ilerlerken, farkında olmadan makas değiştirip farklı bir yola giriyorsunuz. Aslında başka bir yazımda bu konuya değinmek istiyordum fakat şartlar ne olursa olsun mutlaka yaşamınız için bir kariyer planınızın olması lazım.
Bunun gelir seviyesi veya sosyal statü ile bir ilgisi yok, her zaman aksini ispatlayabilirim. Bunun sadece motivasyon ve inanç ile ilgisi var. 50 sinden sonra olur mu demeyin, yaradanın bize biçtiği yaşı bilemeyiz, o nedenle 70 inden sonra da olmaz dememeli. Bir kişinin kariyer planı, emeklilik üzerine ya da metalar üzerine kurulmamalı.
Bu sonuçta yaşanacak doyumsuzluk ve hayal kırıklığından başka birşey getirmeyeceğini düşünüyorum. O yüzden, yaşınıza başınıza bakmayın ve sağlıklı kalabilmek için elinizden geleni yaparak, kariyer planınızı oluşturun. Hayallerinizi ertelemeyin, bu yaşamın bir tekrarı yok. Sevgilerimle,